18 Şubat 2022 Cuma

Kemal Tahir- Kurt Kanunu Kitap İNCELEMESİ

  


                                                  *Mihriban KAYA

ÖZET:

         1925 yılı 13 Şubat’ında, Cumhuriyet’in ilanından iki yıl sonra Şeyh Sait Kürt ayaklanması başlamıştır. İsyanın 12.gününde terakkiperver Partisi kapatılır. Başbakan Fethi Bey 6 gün sonra görevi İsmet Paşa’ya bırakır. Takriri Sükûnunu çıkar. Gazeteler kapatılır. Söz ve yazı hürriyeti ortadan kalkar. Tekke ve zaviyeler kapatılır. İstiklal Mahkemeleri kurulur isyan sona ermesine rağmen görevini 1927’ye kadar sürdürür. !925 yılında büyük inkılaplar başlar, takvimin kabulü, medeni kanun, ceza hukuku, şapka kanunu, çıkartılır. Böylelikle Yeniçerilerin ortadan kaldırılmasıyla başlayan Batılılaşma gidişi olağan sonucuna ulaşmış olur. Sovyet Devriminin de etkisi ve desteğiyle politikalar, Alman ekseninden, İngiliz eksenine doğru kayar. Saltanat ve Halifeliğin kaldırılmasını İngiliz politikası destekler.

        Baştan beri Anadolu Savaşını başarıya ulaştıran asker, sivil kadronun çoğu İttihatçıydı. Bunlardan az bir grup Mustafa Kemal’e katılmıştı. İttihatçı Komitacılar, Kabadayılar, Cumhuriyetçi olan eski komitacılara kızıyorlar, İstiklâl Mahkemeleri başkanlarının sorgusuzca,  keyiflerince adam asabilmelerine imreniyorlar. Musul’un parayla satıldığını, hileli seçimlerle işbaşına gelindiğini düşünüyorlar. İktidara dayanarak güç elde etme, devletin her işi bunların yerine yapıp, devlet eliyle zenginleşme hayallerinin yıkılmasıyla Cumhuriyetçilere kızgınlıkları artar. Öbür yandan da Vatan, millet lafı edenler ise, mübadil mallarına konmanın, Tekâlifi Milliye kanunuyla halktan mal olarak toplanan olağanüstü vergilerin makbuz karşılığında toplananlarını bedelsiz elde etmenin derdindedir.

 Bu ortamda İzmir Suikastı patlar. Suikastın geleceği daha önceden sezilir, ama işler akışına bırakılır. Suikast ve İsyan bahane edilerek, ülkede geniş bir tavsiyeye girişilir. Suikast İttihat Terakki’nin en önemli kişilerinden Küçük Efendi - Kara Kemal üzerine yıkıldığından tasfiye süreci bu merkezde ve Kara Kemal’in iç hesaplaşmasıyla gelişir.

        

        Kara Kemal; başından beri asker, sivil, cahil, okumuş bütün insan seçimlerinde kabadayı insana niçin güvendiklerinin muhasebesini yapar. Oysa adam sarraflığında kendi mihenk taşı temizliktir. İktidar yolunda ise tutulacak yolun, doğru reformlarla halka gitmek, halkın içinde çalışmak, halktan oluşacak yeni kadrolarla halka dayanmak, olduğunu 1908’de ise beceremediklerini düşünür. Eskisiyle idareye çabalamak, diğer yoldur. Bunun sonucunda ise, haksızlığı, kanunsuzluğu, hırsızlığı, devlet hükümet nüfuzunu kötüye kullanmanın önlenemeyeceğini belirtir. O zaman da; muhalefet adım, adım iktidara yaklaştığından iktidar da bahaneler uydurup baskıya girişeceğini düşünür. İktidarın İzmir iktisat Kongresinde eski düzeni sürdüreceğiz, ayanla eşrafla iş göreceğiz, kadroları değiştirmeyeceğiz anlayışının Türkçesi, halka gitmeyeceğiz demekti. Halkçılık programı Enver Paşa zamanından beri ittihatçıların programıydı. Kara Kemal’e göre; Mustafa Kemal, İttihatçıları tasfiye etmeseydi dış güçlere karşı denge unsuru olurdu. O’na göre batıya kapı açmak, sömürüye kucak açmaktı, oysa Batı sermayesi, kalkınmanın düşmanı gerçek celladıdır. Kurtlukta düşeni yemek kanundur. 

        Kara Kemal kendi eliyle kurduğu şirketlerin, ilişkilerin birden bire yok olduğunu,  desteğinin çekildiğini görür. Yanında Gurbet Halası, Kâhya Hasep ve hovardalığıyla ünlü İttihatçı silahşor Abdülkerim kalır. Abdülkerim’in ilişkileriyle polis ve adli takibi atlatmaya çabalar. Takip sürecinde hiç beklemedikleri eski bir Paşa’nın Hanımı Semra Hanıma sığınırlar. Çember gitgide daralır. Eski İttihatçı ve çocukluk arkadaşı Emin Bey’e sığınır. Emin Bey politikada tarafsızlığını ilan etmesine rağmen Kara Kemal’e sonuna kadar yardımcı olur. Bir yandan da kendi iç hesaplaşmasını, yeni yetme, fırsatçı,  gazeteci yeğeni Murat’ın kişiliğinde somutlaştırır. Tarafsızlığı sorgular. Mümkün mertebe atılımlara katılmamayı, iki tarafın da, sadece haksız yanlarını, güçsüz yönlerini görme anlayışını tartışır. Etliye sütlüye karışmamak demek, olduğunu, sorumluluktan kaçan bütün insanların doğruluktan çok zor söz edecek kadar bencilliğini sorgular. İyice daralan polis takip çemberi Kara Kemal’i, Emin Bey’in evinde kıstırır. Kaçmayı pek düşünmeyen Kara Kemal, teslim olmayı da düşünmez ve kafasına sıkarak intihar eder. Emin Bey tarafsızlığını bir yana bırakarak silkelenir, Gazeteci Murat ve çevresinin gözünde kahramanlaşır. Her zaman olduğu gibi, gene kravatlılar dayanmış, elinden silahı, dilinden adam vurmayı düşünmeyen kabadayılar hiç utanmadan iktidara köpekleşmiştir.

        Eser, dönemin olaylarından sunduğu kesitlerle, olayların sebeplerini geçmişten bugüne bağlantılarıyla, bir iç hesaplaşma olarak yansıtmasıyla başarılıdır. Hem ittihat Terakki’nin iç hesaplaşmasını hem de, kuruluş yıllarında Cumhuriyet’in tuttuğu yolla açıkça hesaplaşır. Bu hesaplaşmayı kişiler üzerinden yansıtırken, kişileri suçlamadan, olayların tarihsel, ekonomik ve sosyal gidişat kanunlarını yakalamaya çabalar.


          Batılılaşma sürecini yüzyıllık bir süreçte ele alarak, Emperyalist güçlerin oyunlarına ve içerdeki kollarına vurgular yapar. İktidar gücünü ele geçirenlerin halkın yararını gözetmeyen, devlet eliyle zenginleşme politikalarını, kendi keselerini düşünenlerin iktidarı eliyle devleti yağmalamalarını ortaya koyar. İktidarı ele geçirenlerin eskiyle bağlarını koparamayışlarını, uykuda gezer hallerini, halka yabancılaşmasını, insan karakterindeki bozulmaları cesaretle ortaya koymasıyla başarılıdır.

        Kurgu açısından; Üç bölümden oluşan eser (Kanlı Tuzak – Sürek Avı –İnsanlık Sorumu ) suikast olayı merkezine oturtulur. Olayın tarihsel arka planı, tarihsel kökleri karakterlerin tarihsel ve sosyal konumları etrafında gelişir. Sıkışık bir zaman dilimi içerisinde, iktidar, muhalefet, insanın sıkışmışlığıyla olay örgüsünü güçlendirir.

        Üslup açısından; kahramanları kendi dünyalarının diliyle, alışkanlıklarıyla, düşünüş biçimiyle yansıtır. Akıcı bir üslup kullanılmış, eser ritmini iç hesaplaşmalar da yavaşlatsa da sonrasında bağlanan aniden ortaya çıkan gelişmelerle okuyucu içine doğru sürüklemektedir.

       Karakterler açısından: Kara Kemal, Abdülkerim, Gurbet Hala, Üç ana karakter olarak romanın her üç bölümünde de yer alır. Semra Hanım, romanın ikinci bölümünde, Emin Bey de üçüncü bölümde ana karakterlerin yanında yer alır. Ballı Naciye, aşıp Ağa, Niyazi, tüm romanın yan karakterleridir. Gazeteci Murat ve Perihan da son bölümün yan karakterleridir. 

         Kara Kemal: İttihatçıların iki numaralı adamı, iaşe nazırlığı yapmış, milli burjuvazinin doğmasından yana. Dönemin olaylarına bakışında objektifliği, sakinliği ve duruluğu, kaybetmiyor. Sınırsız iktidar gücünü elde etmesine rağmen, şımarmamış, sırsında çok yumuşak, sırasında çok sert Osmanlılık yanını en zor zamanlarda bile korumayı başarır. Kara Kemal karakteriyle yazar; güç, iktidar karşısında insanın duruşu ve bozulmamasını resmeder. Abdülkerim: Deli dolu, hovarda, kabadayı, uçarı, karakterinde yazar; silahşorduk ve kabadayı kişiliğinde bozulmaları ve sonuna kadar sadakati yansıtır.

       Emin Bey; Eski İttihatçı, iktidar yağmasına karışmamış, sorumluk almaktan kaçmış, Osmanlı Aydın karakterinin hesaplaşmasını temsil eder. Gurbet Hala; sıradan insanın sadakatini, içtenliğini, sağduyusunu, gözü pekliğini temsil eder. Gazeteci Murat: Yeni neslin çıkarcı, faydacı, pratik yüzeysel, abartılı bakış açısını, kolayca yükselme hırsı çerçevesinde kişilik değişimini resmeder. Semra Hanım; Karakteri bir Osmanlı Paşasının variyeti çerçevesinde,  zarafeti temsil eder.

Romanın ana teması; dönemin hesaplaşmasıdır. Roman, iktidarın, muhalefetin bakış açılarıyla hesaplaşırken, insan karakterindeki bozulmalarla, ekonomik, sosyal, tarihsel ilişkilerle de hesaplaşır. Romanda, siyaseten atılan her adımın neler getirdiğiyle hesaplaşma var. Bu hesaplaşma Kara Kemal kişiliğinde iç hesaplaşma, İttihat Terakki yönetimi ve Cumhuriyet yönetimi çevresiyle hesaplaşmayı tarihsel kesitler yansıtarak başarır. 


Teşekkür ederim.

Mihriban KAYA 

İstanbul 2020


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder