18 Şubat 2022 Cuma

KUBİLAY HANLIĞI II

    ÖZET:


       Yapmış olduğum bu çalışmada Çin’i tamamen hâkimiyet altına almış ve Moğol bölgesiyle Çin’i birleştirerek burada Yuan İmparatorluğu kurmayı başaran Moğol Han’ı Kubilay’ın dönemi incelenmiştir. Orta Asya’da adından uzun dönem söz ettiren Kubilay, Moğolları yağmacı bir toplum olmaktan çıkarmaya çalışarak bir medeniyet haline getirmek için uğraş vermiştir. 

      Çin kültürüne olan hayranlığı ve kendini aynı zamanda bir Çin imparatoru olarak görmesi, göçer Moğollar tarafından kötü karşılanmış ve onun karşısında her zaman muhalif bir kesimin durmasına sebep olmuştur. Tüm bunları yaparken kendi Moğol kimliğini de kaybetmemiş ve Çinlileşmemek amacıyla önemli mevkilere Moğolları ve farklı etnik kökenden insanları getirmiştir. Yaşamı boyunca vermiş olduğu meşruiyet sorunu onu kötü etkilemiş ve sürekli kendini kanıtlamak amacıyla savaşmasına neden olmuştur. Özellikle yaşının ilerlediği dönemlerde bu kaygı onu yanlış tercihlere itmiş ve devletin mali yönden zayıf düşmesine sebebiyet vermiştir. 

       Kubilay Han’ı Avrupalılara tanıtan ünlü gezgin Marco Polo’dur. Polo, Han’ın yakınında olması ve Moğol ülkesinde kendisinin iddia ettiği üzere bazı önemli görevlerde bulunması onun hakkında birçok bilgi edinmesini sağlamıştır. Ayrıca dönem hakkında İranlı tarihçi olan Reşüdüddin’ de seyahatnamesinde önemli bilgiler verir.

      Çalışmamda Kubilay’ın muhaliflerine karşı verdiği mücadele, Ulu Han olmadan önceki dönemi, yapmış olduğu seferler, Çin’i hakimiyet altına alışı ve dinlerle yaşadığı münasebetler ayrıntılı olarak ele alınmıştır.


Anahtar Kelimeler : Kubilay Han, XIII. Yüzyıl Moğol İmparatorluğu, Çin,  Yuan Hanedanlığı, Marco Polo





                              GİRİŞ


         Kubilay Han, Moğol gücünün dorukta olduğu dönemde yaşadı. Moğol istilası başlarken doğdu, Moğol orduları kuzeye ve batıya yayılırken büyüdü. Kubilay da, büyükbabası Cengiz de, Moğolların ve Avrasya'nın tarihindeki bu görkemli dönemin en ünlü kişileri oldular. Cengiz Han ölmeden önce üçüncü oğlu Ögedey’i halefi olarak seçmiştir. Ögedey zamanında Kore büyük ölçüde zapt olunmuş, Kuzey Çin tamamen hâkimiyet altına alınmış ve batı seferleri neticesinde Rusya ve Avrupa’nın büyük bir kısmı ele geçirilmiştir. Ögedey sonrasında Ögedey ve Tuluy ailelerinin hanlık mücadelesi neticesinde, kağanlık Tuluy neslinden Mengü’ye intikal etmiştir. Mengü, küçük kardeşi Hülagü’yü Ortadoğu’nun zaptını tamamlamak amacıyla Irak ve Suriye’yi almakla görevlendirirken diğer kardeşi Kubilay’ı Çin’in zaptının tamamlanması için görevlendirmiştir. Kubilay, kazandığı başarılarla adından söz ettirmiştir. Tahta çıktından sonra özellikle Çin’i tamamen hâkimiyet altına almıştır. 

         Kubilay’ın Çin’deki yeni hükümet yapısında üç büyük merkezî büro bulunmaktaydı: Bunlar, sivil halkla ilgili tüm konularla uğraşan kâtiplik dairesi, askerî konularla ilgilenen has meclis, ülkenin dört bir tarafında hükümet yöneticilerini denetleyip rapor veren denetim kurulu idi. Sarayın aldığı önemli kararları uygulamak için tüm devlet dairelerinin bütün eyaletlerde temsilcileri mevcuttu. Çiftçilere arazilerine geri dönmek konusunda yardımcı olmak için tarım destekleme bürosu bile kurmuştu Anlaşıldığı üzere Kubilay Han, Çin’de hâkimiyetini sağlayınca kendi devlet sistemi üzerine eğilmiş ve bu yapıyı bürokratik, askerî ve iktisadî işlerde teşkilatlanarak sağlamlaştırmayı tercih etmiştir. Ayrıca tarımın desteklenmesi ve çiftçilere yardımcı olunması ekonominin temeli olan ve Moğol istilasıyla bozulan ziraî sistemin yeniden tesis edilmeye çalışıldığını bize göstermektedir. Kubilay Han, Çin’i diğer Moğol devletlerinden ayırmış ve Çin’i bütün Moğol devletleri içerisinde müstakil bir hale getirmiştir.

      Kubilay Kaan zamanında Moğol ülkesi Akdeniz sahillerine kadar inerek Bizans İmparatorluğu’na komşu olmuştu. Bu memleketlerin bir kısmı doğrudan bir kısmı da tabii olmak üzere idare ediliyordu. Yine posta teşkilatı içerisinde de idarî anlamda memur gruplarının görev yaptığı ülke genelinde bilinmektedir. Üç millik durakların her birinde, görevi bir ulağın geliş ve diğerinin gidiş saatini ve gününü kaydetmek olan yazıcılar bulunuyordu. Ayrıca durakları ayda bir denetleyen ve görevini savsaklamış olan ulakları cezalandıran denetçiler de görev yapmaktaydı. Doğrudan Kubilay Han’ın idaresinde olan eyaletlerden biri Selenga, bir diğeri de Kore idi. Diğer on memleket ise Çin içerisinde bulunuyordu. 

        Kubilay Han zamanında Moğol devletinin doğu kesimini oluşturan Selenga, Kore ve Çin  ülkelerinin idarî olarak taksim edildiği görülmektedir. Bu bölgenin dışında kalan batıdaki ülkeler, bu ifadeden de anlaşılacağı üzere, dolaylı olarak Büyük Han’a bağlı ülkeler statüsünde yer almaktaydılar. Bu bağlılık aslında resmiyette kalıp, fiilen mevcut değildi. Kubilay Han’ın kendisine doğrudan bağlı olan ülkesini on iki idarî birime ayırması ve bu idarî birimlerin bir heyet tarafından yönetilmesi Moğol devletinin doğudaki bu kısmında büyük bir idarî ve bürokratik yapılanmanın mevcut olduğunun en güzel örneğidir..


                  KUBİLAY HANLIĞI


                                                 *Mihriban KAYA 

       Kubilay Han, Moğol gücünün dorukta olduğu dönemde yaşadı. Moğol istilası başlarken doğdu, Moğol orduları kuzeye ve batıya yayılırken büyüdü. Kubilay da, büyükbabası Cengiz de, Moğolların ve Avrasya'nın tarihindeki bu görkemli dönemin en ünlü kişileri oldular. Kubilay Han'ın ve atalarının vatanı Moğolistan, "yüce dağları, karlı dorukları, zengin ormanları, ırmakları ve gölleriyle" şaşkınlık uyandıran bir tezatlar ülkesidir. 

     Kubilay, Mengü'nün hatunundan ve generallerinden birer haberci ile Hakan'ın vefatını haber aldı ve Tataristan'a dönerek saltanat hakkını müdafaa etmesi bildirilir. Yurda döndüğünde, burada öğrendi ki Mengü'nün hatunu kendini hakan seçtirmeye uğraşmaktadır ve bunun için Çin ve Moğol ordularını kendi tarafına çekmeye kumandan memur etmiş. Yedek ordu kumandanı Mengü'nün oğlu Arık Böke'yi tahta çıkarmak taraftarı imişler. Hatta Çin' de Arık Böke adına para ve hayvan olarak vergiler alınmış. Nihayet Kubilay yurda vardı. Arık Böke ona haber göndererek, cenaze merasimine davet etti. Kubilay, "Kurultaya gelirim; fakat önce kardeşim toplattığı askerleri yerli yerine göndersin" dedi. Arık Böke taraftarları toplanarak, Arık Böke'yi hakan seçtiler. Arık Böke memleketinin her tarafına, hakan olduğunu ve Kubilay'a itaat edilmemesini ilan etti. Kubilay taraftarları da toplanıp Kubilay'ı hakan ilan ettiler (4 Haziran 1260). Kubilay, kırk dört yaşında idi. 

     Toluy Hanın oğullarından Kubilay Han, ağabeyi Möngke devrinde kuvvet kazanarak kendisine, Kuzey Çin bölgesinde yer yaptı. Kağanlık kendisine geçince de, başkenti, Karakum’dan bugünkü Pekin’e taşıdı. Kubilay Kağan’ın hem yetişmesi, hem de ilgileri çerçevesinde edindiği çevre, Karakurum’ da değil Pekin’de odaklanıyordu.

        Pekin’de hüküm süren büyük Han’a müphem  bir hakimiyet tanıyorlardı. O sırada Cengiz Han'ın torunu Kubilay Han, İran’daki Moğol hükümdarlarına, tabi olan Han manasına İl-Han deniyordu. Bu muhalif Hanlar daha az sorumluluk taşıyor, ülkelerini faydalanılır, üretici bir hale getirmek istiyorlardı, devletin zedelenen yapısını yeniden kurmak İçin tecrübeli mahallî idareciler, çağırıyor onlara büyük yetki veriyorlardı. 

         Mengü’nün ölümünden sonra seferler bir anda durdu. Duran sadece Mengü’nün seferi değildi. Ulu Kağan’ın ölümünden Ortadoğu’ya kadar olan tim Moğollar etkilendi. Mengü’nün küçük kardeşi Hülagü, Müslüman coğrafyasına olan ileri hareketini durdurmak zorunda kaldı ve Moğolistan’a gönderildi. Hülagü arkasında küçük birlikler ile beraber Ket Buga’yı bırakmıştı. Mengü’nün bu plansız ölümü, Moğolların Ortadoğu ve Anadolu’da genişleme olanağına ket vurdu. Mengü’nün ölümü aynı zamanda Moğol dünyasında kargaşaya neden olan taht mücadelesine sebep oldu. Ögedey ve Çağatay oğulları taht mücadelesi içinde oldukça dışlandılar. Ulu Hanlık için mücadele edecek aile Tuluy oğullarıydı. Hülagu, Batı Asya’da kendi egemenliğini kurduğundan tahta aday değildi. Bu sebepten taht için aday görünen iki kişi kalıyordu. Bunlar: Aruk Buka ve Kubilay’dan başkası değildi. Arık Buka, Moğol başkentinden başka bir yerde bulunmadığından dolayı Moğol geleneklerine bağlı bir kişidir. Muhafazakar Moğollar onu desteklemektedir. 

       Bu mücadeleler sırasında temelleri yeni atılmış olan ve Moğollar tarafından hanları atanan Çağatay Hanlığı iki ateş arasında kalmıştı. Arık Buka’nın atadığı Algu tarafından alınan risk Çağataylıların bağımsızlık yolunda ilk adımı atmalarına ortam hazırlamıştı. Nitekim Algu Han’ın Arık Buka’nın talimatlarını yerine getirmemesi üzerine Moğol Hanlarının taht mücadelesi içinde Algu Han ile Arık Buka’nın savaşlarını doğurmuştu. Bu savaşların kaybedeni Algu olmasına rağmen Organa Hatun ile evlenmesi ve Harezm ve Otrar’da hakimiyet kurması yarı bağımsız hareket edebilmesi anlamına gelmekteydi. Bu adımlar 1318 yılında Kebek Han’ın iş başına gelmesiyle bağımsızlıkla taçlanmıştı. Kubilay Çin’de hanlığını ilan ederken Arık Buka da Karakurum’da hükümdarlığını ilan etmişti. 

     Kubilay ise yerleşik düzen tarzını savunduğundan ve Çin kültürünü etkisinde kaldığı için bir çok Moğol tarafından eleştirilmiş ancak askeri ve yönetim alanlarında gösterdiği başarılar onun önemli bir destek almasını sağlamıştı. Özellikle kardeşi Hülagu,  taht yolunda Kubilay’ın önemli destekçisi olmuştur. Kubilay, hanedandan birçok kişi onun Moğol dünyasının başına geçmesini istedi. Sonunda Kubilay istekleri yerine getirdi ve 5 Mayıs’ta Kay-binğ’de hızla toplanan kurultayda Kubilay Ulu Kağan seçildi. Bu kurultayın meşruluğu tartışıldı çünkü şimdiye kadarki hanlar Orta Asya’da veya Moğolistan’da toplanan kurultaylarda seçilirdi. Bu hareket Kubilay’ın en önemli konuma ulaşmak için ilk adımı oldu. 

     Cengiz Han'ın torunlarının idaresinde Altınordu, İlhanlılar, Çağatay Hanlığı ve Kubilay Hanlığı olarak dört parçaya ayrılan bu devletin en doğusuna yer alan Kubilay Hanlığı başkentini Kubilay 'la birlikte Karakurum'dan Han Kenti’ne taşıyarak "Büyük Han" sıfatıyla diğerlerini bugünkü adıyla Çin'den idare etmeye başladı. 

        Kubilay Han 1264 yılında Arık-Buka’yı bertaraf ettikten sonra kısa süre içerisinde kuvvet kazandı. Algu Han’ın ölümü üzerine Mübarek-Şah’ın Çağatay tahtına oturmasını pek uygun bulmamıştır. Uygun bulmamasında ki en önemli faktör Mübarek-Şah’ın Müslüman olması ve kendisinden yarlıg almamasıdır. Budist bir hükümdar olan Kubilay Pekin’den Barak isimli şehzadeyi yollayarak bir bakıma Müslümanlığın önünü kesmek hem de kendisinden yarlıg almadan tahta geçen Mübarek Şah’ı tahtından azletmek istedi. Emirlerin taraf değiştirmesindeki önemli etkenlerden biri, başlarında bulunan Han’ın Cengiz geleneklerine aykırı hareket etmesi ve Müslüman olması etkili olmuştur 

       Kubilay Çin’in fethiyle uğraşırken bir yandan da Ögedey Han’ın torunu Kaydu’nun isyanıyla mücadele etmek zorunda kaldı. Öncelikle 1267 ile 1269 arasında Çağataylı Barak’ı yenmiş ve onun elinden İli ve Kaşgarya’yı almıştı. Kaydu bu zaferin ardından, Altın Orda Hanı Mengü Timur’la da ittifak kurarak Han unvanını kullanmaya başladı. Kubilay ona engel olmak amacıyla oğlu Nomokan’ı gönderdiyse de netice alamadı. Kaydu daha sonra Mançurya’da tımar sahibi Moğol prensi Noyon’la ittifak tesis etti. Kubilay meselenin ciddiyetini idrak ederek büyük bir orduyla Noyon’u mağlup etti (1288). Neticede Kaydu Kubilay’ın vefatına kadar ciddi bir sorun oluşturmaya devam etti. 

          Kubilay’ın Çin’deki yeni hükümet yapısında üç büyük merkezî büro bulunmaktaydı: Bunlar, sivil halkla ilgili tüm konularla uğraşan kâtiplik dairesi, askerî konularla ilgilenen has meclis, ülkenin dört bir tarafında hükümet yöneticilerini denetleyip rapor veren denetim kurulu idi. Sarayın aldığı önemli kararları uygulamak için tüm devlet dairelerinin bütün eyaletlerde temsilcileri mevcuttu. Çiftçilere arazilerine geri dönmek konusunda yardımcı olmak için tarım destekleme bürosu bile kurmuştu. Anlaşıldığı üzere Kubilay Han, Çin’de hâkimiyetini sağlayınca kendi devlet sistemi üzerine eğilmiş ve bu yapıyı bürokratik, askerî ve iktisadî işlerde teşkilatlanarak sağlamlaştırmayı tercih etmiştir. Ayrıca tarımın desteklenmesi ve çiftçilere yardımcı olunması ekonominin temeli olan ve Moğol istilasıyla bozulan ziraî sistemin yeniden tesis edilmeye çalışıldığını bize göstermektedir. 

       Kubilay Han’ın ilk saltanat yılında, devlet tarafından belirlenen önemli kitaplar yeni Moğol yazısıyla tercüme edilerek devletin idaresi ve toplumun kültürel ihtiyaçlarını karşılayan daha çok kaynak eser meydana getirilmiştir. Öte yandan, mütercimler kendi ana dillerinden Moğolca ve diğer dillere çeviri yapmakla birlikte, diğer dillerden de kendi ana dillerine çeviri yapmışlardır. Burada çalışanların hemen hepsinin çok dilli aydınlar olduğu ilgili kaynaklarda kaydedilmektedir. Kubilay Han döneminde geliştirilerek hukuk alanındaki metinlerin tercümesine ağırlık verilmiş, çalışanları 31 kişiden 41 kişiye çıkarılmıştır. Bu kurulda çalışanların da kendi alanında yetişmiş bilge kişilerden olduğuyla ilgili bilgiler kaynaklarda bulunmaktadır. Ayrıca Uygurlar özellikle 10. yy.dan itibaren Budist ve Mani çevresinden çok sayıda eseri kendi dillerine çevirmeye başlamışlardı. Nitekim 13.yy.da Moğol hükümdarı Kubilay’ın kurduğu tercüme heyetinin içinde iki Uygur rahibin olduğu ve bu Uygurların; Uygurca, Çince ve Tibetçe Budist külliyatının tercüme edilip yeniden düzenlenmesinde sorumluluk üstlendiği biliniyordu. 

        Kubilay döneminde de Kuzey Çin hâkimiyet altına alınınca Moğol Kağanlığı Japonya ile ilgilenmeye başlamıştır. Önce diplomatik yollarla tabiiyet isteyen Kubilay, Japonlardan istediği cevabı alamayınca 1274 ve 1281 yıllarında sefer düzenleyerek Japonya üzerine ordular göndermiştir. Her ne kadar güçlü bir orduya sahip olsa da yetersiz ikmal desteği, hava şartları gibi nedenlerden dolayı Moğollar bu seferlerde başarısız olmuşlardır. 

      Kubilay Han, 1268'de Güney Çin'e karşı başlatılan seferler sonucunda 1280'de ülkenin tamamı ele geçirilir. Kubilay, 1260 yılında tahta çıkarak Bejing'i başkent yapar. Bu dönemde Çin'le beraber Avrupa'nın yarısı ve hemen hemen bütün Asya Moğolların hakimiyetindedir. 

       Kubilay Hanın tüm Çin’i tek bir yönetim altında birleştirip Çin imparatoru olma hedefi doğrultusunda Güney Song’un ele geçirilmesi, bunun için de en büyük ticaret ortaklarından biri olan Japonya ile Çin arasındaki ilişkilerinin kesilmesi önemli bir adım olmuştur. Kubilay Han barışçıl bir yol izleyerek Japonya’ya elçiler göndermiştir. Ancak gönderilen elçiler Japonlardan hiçbir cevap alamadan ülkelerine geri dönmüştür. 

      Rossabi’nin Cengiz’den sonra Moğol gücünün dorukta olduğu dönemde yaşayan ünlü Venedikli seyyah Marco Polo’nun Batılılara “Asya onun yönetimi altındaki kıtadır.” dedirttiği, dünya imparatorluğu kurmak isteyen Cengiz’in torunu Kubilay Han'dır. 

       Kubilay Han Çin’i kontrol altında tutmak amacıyla bir takım idari tedbirler aldı. Buna göre üç temel devlet organı kurdu: vergilerden, çalışanlardan, törenlerden, savaşlardan, hukuktan ve kamu işlerinden sorumlu bir Genel Sekreterlik; Kuzey Çin’de konuşlandırılmış askeri birliklerin yönetiminden sorumlu Askeri İşler Dairesi; görevlileri ve imparator buyruklarının yerine getirilip getirilmediğini denetleyen bir Sansür Dairesi. Ayrıca yapılan diğer düzenlemelere göre hâkimiyet tamamen Han’ın elinde olacak, ödül ve cezaları o belirleyecek, önceki Çin hanedanının belirlediği vergiler kaldırılacak, vergiler muntazaman toplanacak, Karakurum’da da bir yönetim merkezi faaliyet gösterecekti. İmparatorluk nüfusunu üçe böldü. Buna göre en üst sınıfı Moğollar, ikinci sınıfı yabancılar, en alt sınıfı da Çinliler oluşturdu. Çinlilerin bazı önemli görevlere getirilmelerini de yasakladı. Kubilay Han bu tedbirlerle kalabalık Çin nüfusu arasında Moğolların ayrıcalığını sağlayarak onların eriyip gitmesini önlemek istiyordu. Kubilay Han ekonomide de bazı önemli ıslahatları yürürlüğe soktu. Güney Çin’i Pekin’e bağlayan büyük kanalın inşası, kâğıt para basımı, yam teşkilatının kurulması, ticaretin teşvik edilmesi olumlu icraatlarındandı. Ancak Moğollar lehine yapılan düzenlemelerle Çinli köylüler ve kölelerin durumu daha da kötüleşti. Bu durum ilerde Moğollara karşı çıkacak isyan hareketlerini körüklüyordu. 

        Kubilay, Pekin saraylarına yerleşmiş bir cihangirdi ama, dünyanın dört bir ucunda olup biteni görüyordu. Pekin'de yüzlerce okul açıp herkesi okumaya teşvik etti. Hastaneler kurdu, kitaplıklar inşa ettirdi, yeni yollar açtı. Pekin’i bir ucundan diğer ucuna kesen yollar, Kubilay zamanında yapılmıştır. Dünyanın ilk posta teşkilatını Pekin'de kuran Kubilay'dır. Mübadele vasıtası olarak bilinen altının yerine kağıt para, İlk kez Pekin'de basıldı ve piyasaya sürüldü. Altının yerine kağıt paranın geçerli olması, ancak Kubilay gibi bir devlet adamını gerektirir Nasıl, bir Çin icadı olan barut, Kubilay Hanının elinde bir top haline getirilmiş ve ilk kez Çinlilere karşı kullanılmış ise, kâğıdın yapını Kubilay Çinlilerden öğrenmiş, fakat ondan para yapmayı kendisi düşünmüştür. Kubilay döneminde Pekin, bütün dünya tarihinde görülmemiş bir zenginlik ve ihtişam içinde yüzüyordu. İtalyan gezgini, Marco Polo'nun Çine gelmesi bu sıralara rastlar.  Kubilay Hanın huzuruna kabul edilmiş, konuk edilmiş ve bütün ülkeyi gezmesine yardım edilmiştir. Marco Polo daha sonradan yayınladığı kitabında gördüklerini, büyük bir tutku ve heyecanla yazıya dökmüştür. 

         Kubilay Kağan tahta yerleştikten sonra Moğol İmparatorluğu’nun idarî yapısını yeniden düzenledi. Başşehri, Orhon vadisindeki Karakurum’dan eski Çin başşehri Yen-kin yakınlarında kurduğu Han balık (Çin kaynaklarında Ta-tu, bugünkü Pekin) şehrine taşıdı. İran’ın idaresini Hülâgû’nun oğlu Abaka’ya, Cuci ulusunun idaresini Batu Han’ın torunu Mengü Timur’a, Çağatay ulusunun idaresini de Kara Hülâgû’nun oğlu Mübârek Şah’a verdi. Kubilay Kağan, daha sonra Çağatay hânedanından Barak Han’a yarlık verip ülkeyi kendi nâibi sıfatıyla ve Mübârek Şah’la birlikte yönetmesini istedi. Ancak Barak Han mücadeleye girdiği Mübârek Şah’ı mağlûp edip Hucend’i ele geçirdi. (1311) Kubilay Kağan taht iddiasıyla ortaya çıkan Ögedey’in torunu Kaydu’yu bozguna uğrattı (1268). Uzun bir mücadelenin ardından 1276’da Sung hânedanına nihayet verip Çin’in yegâne hâkimi durumuna geldi ve Çin tarihinin resmî yirminci sülâlesi olan Yüan hânedanını (1271-1368) kurdu. Doğrudan yahut kendisine tâbi hanlıklar vasıtasıyla doğuda Büyük Okyanus’tan batıda Akdeniz’e ve Doğu Avrupa’ya kadar uzanan geniş bir imparatorlukta hüküm sürdü.


                           SONUÇ


         Mengü Han Cengiz Han ve Ögedey Han’ın doğu ve batı yönünde genişleme siyasetini devam ettirmesinin yanında, devleti merkezileştirmek ve bozulan mali yapıyı yeniden tesis etmek amacıyla bir takım idari düzenlemeleri hayata geçirdi. Bilhassa vergi alanında önemli kararlar aldı. Son dönemlerde hazineye borcu olan tâbilerin borçlarını tahsil etti. Doğrudan Karakurum tarafından atanan genel valiler aracılığıyla yönetilen Horasan gibi yerlerde nüfus sayımları yapılarak alınması lüzumlu vergiler belirlendi. Göçerlerden kopçur adıyla yüz koyundan bir koyun vergi olarak alındı. Yerleşik halktan olan tacirlerden tamga vergisi, tarım arazilerinden de kalan vergisi tahsil edildi. Dini hoşgörü gereğince bütün din adamları vergiden muaf tutuldu.

        Mengü Han’ın vefatından sonra kardeşleri Kubilay ile Arık Buka arasında taht kavgası yaşandı. Kubilay Çin sınırında, Arık Buka ise Karakurum’da topladıkları kurultaylarda kendilerini büyük han olarak ilan ettiler. Ancak iki kardeş arasındaki mücadeleden Kubilay zaferle ayrıldı (1261) ve Büyük Moğol Hanı oldu32. Kubilay Çin seferini devam ettirmek ve Çin’i daima kontrol altında tutmak niyetinde olduğundan dolayı başkenti Karakurum’dan Dadu (Hanbalık veya Pekin)’ya taşıdı. 1268’den 1279’a kadar sürdürdüğü seferlerle Song İmparatorluğu’na son vererek Çin’in tek hâkimi oldu33. Çin tarihinde Kubilay’la birlikte başlayan ve 1368’e kadar devam eden Moğol hâkimiyeti devresi Yuan Hanedanı dönemi adlandırmasıyla ifade edilir. 

      Kubilay Çin’in fethiyle uğraşırken bir yandan da Ögedey Han’ın torunu Kaydu’nun isyanıyla mücadele etmek zorunda kaldı. Zira Imıl Irmağı ile Tarbagatay dağlarındaki topraklarında hüküm süren Kaydu, Tuli sülalesine karşı kendi meşruluğunu ihya etme çabasındaydı. Öncelikle 1267 ile 1269 arasında Çağataylı Barak’ı yenmiş ve onun elinden İli ve Kaşgarya’yı almıştı. Kaydu bu zaferin ardından, Altın Orda Hanı Mengü Timur’la da ittifak kurarak Han unvanını kullanmaya başladı. Kubilay ona engel olmak amacıyla oğlu Nomokan’ı gönderdiyse de netice alamadı. Kaydu daha sonra Mançurya’da tımar sahibi Moğol prensi Noyon’la ittifak tesis etti. Kubilay meselenin ciddiyetini idrak ederek büyük bir orduyla Noyon’u mağlup etti (1288). Neticede Kaydu Kubilay’ın vefatına kadar ciddi bir sorun oluşturmaya devam etti34. 

     Kubilay Han Çin’i kontrol altında tutmak amacıyla bir takım idari tedbirler aldı. Buna göre üç temel devlet organı kurdu: vergilerden, çalışanlardan, törenlerden, savaşlardan, hukuktan ve kamu işlerinden sorumlu bir Genel Sekreterlik; Kuzey Çin’de konuşlandırılmış askeri birliklerin yönetiminden sorumlu Askeri İşler Dairesi; görevlileri ve imparator buyruklarının yerine getirilip getirilmediğini denetleyen bir Sansür Dairesi. Ayrıca yapılan diğer düzenlemelere göre hâkimiyet tamamen Han’ın elinde olacak, ödül ve cezaları o belirleyecek, önceki Çin hanedanının belirlediği vergiler kaldırılacak, vergiler muntazaman toplanacak, Karakurum’da da bir yönetim merkezi faaliyet gösterecekti. Kubilay Han bu tedbirlerin yanı sıra Çin’de memuriyete girişte uygulanan Konfüçyüs bilgisi sınavını iptal ederek Moğolların memur olmalarını sağladı. İmparatorluk nüfusunu üçe böldü. Buna göre en üst sınıfı Moğollar, ikinci sınıfı yabancılar, en alt sınıfı da Çinliler oluşturdu. Çinlilerin bazı önemli görevlere getirilmelerini de yasakladı. Kubilay Han bu tedbirlerle kalabalık Çin nüfusu arasında Moğolların ayrıcalığını sağlayarak onların eriyip gitmesini önlemek istiyordu. Kubilay Han ekonomide de bazı önemli ıslahatları yürürlüğe soktu. Güney Çin’i Pekin’e bağlayan büyük kanalın inşası, kâğıt para basımı, yam teşkilatının kurulması, ticaretin teşvik edilmesi olumlu icraatlarındandı. Ancak Moğollar lehine yapılan düzenlemelerle Çinli köylüler ve kölelerin durumu daha da kötüleşti. Bu durum ilerde Moğollara karşı çıkacak isyan hareketlerini körüklüyordu.

      Kubilay Han döneminde Uzakdoğu’da önemli askeri faaliyetler icra edildi. 1268 ve 1271 yıllarında Japonya Kralı’ndan Moğol hâkimiyetini tanıması talep edildi. Japonların Moğol hâkimiyetine karşı direnmesi üzerine 1281 yılında Moğol, Çinli ve Korelilerden oluşan büyük bir orduyla Japonya’ya çıkartma yapıldı. Moğol ordusu Japonları yenilgiye uğrattıysa da tayfun çıkmasından dolayı Kore-Çin donanması yok olunca büyük zayiatla geri çekilmek zorunda kaldılar. Bu mağlubiyete rağmen Kubilay Han 1288’de Annam Krallığı ile Çampa Krallığı (Vietnam)’nı vergiye bağladı. 1293’te Endonezya, 1294’te de Kimmer Krallığı ile Birmanya Moğol hâkimiyetini tanıdı. Aynı yıl Kubilay Han vefat etti36. Marco Polo’nun deyimiyle o “Adem’den bugüne kadar yeryüzüne gelmiş geçmiş insanların, ülkelerin ve hazinelerin en kudretli adamı” idi.


Teşekkür ederim. 

Mihriban KAYA

İstanbul 2020


                        KAYNAKÇA


ROSSABİ, Morris,  Kubilay Han Yaşamı ve Dönemi, çev. Özgür Özol, I. Basım, İstanbul 2015, s.26-27


CONSTANTİN d'Ohsson, Abraham, Moğol Tarihi Denizler İmparatoru Cengiz, çev. Bahadır Apaydın, III. Kitap, Anadoluhisarı 2008, s.219


TOGAN, İsenbike, Çinggis Han ve Moğollar, Türk Tarihi Araştırmaları, www.Altayli.NSAUN  


SAUNDERS, J. J.  çev. Nesrin Moralı, İlk Dünya Tarihini Yazan Raşideddin, Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi,  s.2


ROUX Jean-Paul,  Moğol İmparatorluğu Tarihi, Kabalcı Yayınevi, İstanbul, Aralık 2001, s.323


ÇINAR, Orhan,“Social Sciences Studies Journal" Moğol İmparatorluğunda Yaşanan Arık Buka- Kubilay Mücadelesi “Çağataylıların İlk Bağımsızlık Teşebbüsleri" İstanbul 2019, s.3794


KAYHAN, Fahri, Kubilay Han ve Dönemi, s.10-11


SAMUR, Sebahattin, “İbrahim Tennuri Kayseri 2011 Sempozyumu Bildiri Kitabı”, XI. Yüzyılda Anadolu’nun Siyasi Durumu, Kayseri 2011, s.17


DURMAZ, Samet, “Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi" Çağatay Hanı Barak ile İlhan Abaka Arasında ki Mücadeleler, Cilt: 1, Sayı: 2, 2019, s.209


KOÇ, Dinçer, Altın Orda Tarihi, 2010, s.24-25


DAYI, Özkan, “Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi” Câmiü’t-Tevârîh’te Kubilay Han’ın Çin’deki İdarî Teşkilatı ve Bayındırlık, 2015, s.241


YUNUSOĞLU, Mağrifet Kemal, Moğol Döneminde Çeviri ve Uygur Mütercimler, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten, 2019, s.13-14

ŞEN, Huriye, Moğolların İzinden Japonya’ya Seyahat, Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi,  2018, s.82


ANZERLİ, Cihan,  XVII. Yüzyıl Moğol Kroniklerinin Türk-Moğol Adetleri Yönünden Karşılaştırılması, Yüksek Lisans Tezi, Ankara  2017, s.19


KIRKIL, Emin, Huriye Şen, Kubilay Han Döneminde Moğol-Japon İlişkilerine Dair Japonca Kaynaklar Hakkında, www.turkishstudies.net/history 2020, s.3


ATA, Aysu, “ Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Türkoloji Dergisi” Orta Asya ve Köktürkler Üzerine Farklı Bir Bakış, 2019, s.407


KOÇ, Dinçer, Altın Orda Tarihi, 2010, s.24-25


Türk Tarih Arşivi, Kubilay Han 1214-1294


TDV İslam Ansiklopedisi, geniş bilgi için bkz. https://islamansiklopedisi.org.tr/kubilay-kagan 

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder