30 Ağustos 2020 Pazar

KEMAL TAHİR KURT KANUNU KİTAP ÖZETİ I


                                                  *Mihriban KAYA 

ÖZET:


      Kemal Tahir, romanında bir yandan eski İttihatçıların Gazi Paşa eleştirilerini kendi ağızlarından anlatırken bir yandan da Kara Kemal Bey’in ağzıyla, eski İttihatçıların eleştirileri birlikte verir. Kemal Tahir, "Kurt Kanunu" romanında "Kurtlukta düşeni yemek kanundur." sözü ile Cumhuriyetin en bunalımlı dönemlerinden biri olarak değerlendirilen "İzmir Suikastı" olayına karışan ve karıştırılan tarihsel gerçeklik boyutunda anlatıyor.

       Roman üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm ''Kanlı tuzak'' ikinci bölüm ''Sürek avı'' üçüncü ve son bölüm ''İnsanlık sorunu'' başlıkları altında romanı üç bölüme ayırmıştır. Birinci bölüm Abdülkerim bey ile başlar. Abdülkerim bey İttihat ve terakkinin ünlü fedaisi Abdülhamit döneminde yüksek görevlerde bulunmuş, gözü yükseklerde olan zeki aynı zamanda da çapkın bir kişi olarak karşımıza çıkar. İkinci bölümde ise olaya Kara Kemal ittihatçılar arasında bilinen adıyla Küçük efendi çıkmakta Kara Kemal bey de İttihat ve terakki içerisinde bulunmuştur. Üçüncü bölümde ise Emin Bey’de katılmakta, Kara Kemal’in  çocukluk arkadaşı, o da diğerleri gibi İttihat ve terakkide görevlerde bulunmuş daha sonra felsefi olarak tarafsızlığı seçmiş yine tarafsız olmak için bu suikast olayına karışmıştır.

        1925 yılı 13 Şubat’ında, Cumhuriyet’in ilanından iki yıl sonra Şeyh Sait Kürt ayaklanması başlamıştır. İsyanın 12.gününde terakkiperver Partisi kapatılır. Başbakan Fethi Bey 6 gün sonra görevi İsmet Paşa’ya bırakır. Takriri Sükûnunu çıkar. Gazeteler kapatılır. Söz ve yazı hürriyeti ortadan kalkar. Tekke ve zaviyeler kapatılır. İstiklal Mahkemeleri kurulur isyan sona ermesine rağmen görevini 1927’ye kadar sürdürür. !925 yılında büyük inkılaplar başlar, takvimin kabulü, medeni kanun, ceza hukuku, şapka kanunu, çıkartılır. Böylelikle Yeniçerilerin ortadan kaldırılmasıyla başlayan Batılılaşma gidişi olağan sonucuna ulaşmış olur. Sovyet Devriminin de etkisi ve desteğiyle politikalar, Alman ekseninden, İngiliz eksenine doğru kayar. Saltanat ve Halifeliğin kaldırılmasını İngiliz politikası destekler.

        


   

        Baştan beri Anadolu Savaşını başarıya ulaştıran asker, sivil kadronun çoğu İttihatçıydı. Bunlardan az bir grup Mustafa Kemal’e katılmıştı. İttihatçı Komitacılar, Kabadayılar, Cumhuriyetçi olan eski komitacılara kızıyorlar, İstiklâl Mahkemeleri başkanlarının sorgusuzca,  keyiflerince adam asabilmelerine imreniyorlar. Musul’un parayla satıldığını, hileli seçimlerle işbaşına gelindiğini düşünüyorlar. İktidara dayanarak güç elde etme, devletin her işi bunların yerine yapıp, devlet eliyle zenginleşme hayallerinin yıkılmasıyla Cumhuriyetçilere kızgınlıkları artar. Öbür yandan da Vatan, millet lafı edenler ise, mübadil mallarına konmanın, Tekâlifi Milliye kanunuyla halktan mal olarak toplanan olağanüstü vergilerin makbuz karşılığında toplananlarını bedelsiz elde etmenin derdindedir.

        Bu ortamda İzmir Suikastı patlar. Suikastın geleceği daha önceden sezilir, ama işler akışına bırakılır. Suikast ve İsyan bahane edilerek, ülkede geniş bir tavsiyeye girişilir. Suikast İttihat Terakki’nin en önemli kişilerinden Küçük Efendi - Kara Kemal üzerine yıkıldığından tasfiye süreci bu merkezde gelişir. Abdülkerim, Sarı paşayı vurduracak ve bunun için Lazistan mebusu Ziya Hurşit, Gürcü Yusuf ve Laz İsmail'i görevlendirmiştir. Onlar bu iş için Gülcemal feribotuyla İzmir'e doğru yola çıkmışlardır. Her şey yolunda giderse Sarı paşayı öldürtecek ve daha sonra hükümeti kurup başa geçecekti. Eğer başarısız olurlarsa tüm sorumluluğu Ziya Hurşit'in üzerine alacağını düşünüyordu. İşlerin umduğu gibi gitmediğini baytar Rasim yanına gelince anladı. 

      Baytar Rasim; Ziya Hurşit'in İstiklal Mahkemesi reisinden Üç bin lira aldığını öğrendiğini ve yine ayrıca Ziya Hurşit’in ikna edebilmek için Baytar Rasim ve Şükrü beyin yazılı bir kağıt imzaladıklarını ve bu işte Kara Kemal beyin hiç haberi olmamasına rağmen onunda bu işte olduğunu söyleyerek ikna ettiklerini anlattı. En azından dostu Kara Kemal beyi buralardan uzaklaştırıp olay müspet bir hal alınca yine yerine dönmesini sağlaması gerektiğini düşünüyordu.

Bunun için hemen Kemal beyin Cerrah paşadaki evine doğru hareket etti ama onu nasıl buraları terk etmeye ikna edeceğini düşünüyordu. Kemal bey ilk önce kaçmanın suçu kabul etmek olacağını söyleyerek gitmek istemedi, daha sonra durumun ciddiyetini anladı ve kabul etmek zorunda kaldı. Bunun üzerine yanlarına bir miktar para alarak evden ayrıldılar. İlk önce biraz bekleyecek ve olayların iç yüzü meydana çıkınca ortaya çıkacaklardı ve böylece uzunca sürecek bir kaçaklık dönemi başlamış oldu.

       


     Abdülkerim'in aklına Semra hanım geldi, Semra hanım Fındıklı' da bir konak da kalıyordu. Bir süreliğine orada kalabilirler ve Semra Hanım'ın kendilerini ele vermeyeceğini Kemal beye söyleyerek, oraya yerleştiler. Suikast günü gazetelere baktılar ilginç olmasına rağmen gazetelerde bununla ilgili hiç bir haber yoktu. Ertesi gün gazetelerde Ataya suikast ile ilgili haberler kısıtlı olarak da olsa çıkınca durumun ehemmiyetinin farkına vardılar ve haberleri beklemeye başladılar. Gelen haberler olayın ciddi olduğunu gösteriyordu. Gazeteler olaya karışanların İstiklal mahkemesinde yargılanacaklarını ve olayla ilgili bir çok Paşa' nın da göz altına alındığını bildiriyordu. Bunun üzerine daha fazla Semra hanımın evinde kalamayacaklarını anladılar. Abdülkerim'in aklına Semra hanımın Belgrad ormanında bulunan çiftlik evine saklanma fikri geldi. Çiftlik evde saklanacaklar ve oradan bir fırsatını bulurlarsa bir taka ile yurt dışına çıkacaklardı. Bu arada kahya Hasib'i ise kendilerine saklanacak güvenli bir yer bulması için görevlendirdiler.

         Hasib hangi kapıya gittiyse geri çevrildi. Hasip efendi bunları Kemal beye söyleyince Kemal bey ne kadar serveti olursa olsun aslında ne kadar fakir olduğunu ve ne kadar zavallı olduğunu, meğer kumdan kalelere sığındığını anladı. Hasip ağa bunları yaparken Abdülkerim ve Kara Kemal bey köylü kılığında Belgrad ormanlarındaki çiftliğe yerleşirler. Çiftliğe yerleştikten bir süre sonra bunların köylü olmadığını anlayan ve de devletin başlarına koymuş olduğu ödülü almak isteyen Şaban efendi adında bir kişi ihbar eder, ihbar haberini Abdülkerim bu haberi iki saat öncesinden öğrenip Jandarma ile çarpışarak Kemal bey ile kaçmayı başarırlar. Kemal beyse eski arkadaşı Emin beye sığınır. Emin Bey’in olaydan haberi yoktur, içeriye de kız kardeşi Perihan hanım almıştır. Daha sonra kız kardeşi durumu anlatır, Emin bey yakalandıklarında asılacakları kesin olan bir kişiyi kabul etmemenin ahlak anlayışı ile bağdaşmayacağını düşünerek Kemal beyi kabul eder. Bu arada haklarında verilecek kararda az çok belli olmuştur, bir yandan dönemin kritiğini yaparlarken öte yandan da İngiltere ve Almanya konsolosluğuna başvurarak sığınma talebinde bulunurlar ama bu istekleri bu ülkelerce kabul edilmez .

        Neticede Yurt dışına çıkma planları yaparken polis Kemal Bey’in bulunduğu eve baskın yapar ve Kemal bey baskında teslim olmak yerine intihar etmeyi seçer, Emin bey ise "suçluları saklamak" suçundan istiklal mahkemesine çıkartılır, savunmasında tarafsızlığını olayla ilgisinin olmadığını söyler ve beraat eder.

     



       Kara Kemal; başından beri asker, sivil, cahil, okumuş bütün insan seçimlerinde kabadayı insana niçin güvendiklerinin muhasebesini yapar. Oysa adam sarraflığında kendi mihenk taşı temizliktir. İktidar yolunda ise tutulacak yolun, doğru reformlarla halka gitmek, halkın içinde çalışmak, halktan oluşacak yeni kadrolarla halka dayanmak, olduğunu 1908’de ise beceremediklerini düşünür. Eskisiyle idareye çabalamak, diğer yoldur. Bunun sonucunda ise, haksızlığı, kanunsuzluğu, hırsızlığı, devlet hükümet nüfuzunu kötüye kullanmanın önlenemeyeceğini belirtir. O zaman da; muhalefet adım, adım iktidara yaklaştığından iktidar da bahaneler uydurup baskıya girişeceğini düşünür. İktidarın İzmir iktisat Kongresinde eski düzeni sürdüreceğiz, ayanla eşrafla iş göreceğiz, kadroları değiştirmeyeceğiz anlayışının Türkçesi, halka gitmeyeceğiz demekti. Halkçılık programı Enver Paşa zamanından beri ittihatçıların programıydı. Kara Kemal’e göre; Mustafa Kemal, İttihatçıları tasfiye etmeseydi dış güçlere karşı denge unsuru olurdu. O’na göre batıya kapı açmak, sömürüye kucak açmaktı, oysa Batı sermayesi, kalkınmanın düşmanı gerçek celladıdır. Kurtlukta düşeni yemek kanundur. 

        Kara Kemal kendi eliyle kurduğu şirketlerin, ilişkilerin birden bire yok olduğunu,  desteğinin çekildiğini görür. Yanında Gurbet Halası, Kâhya Hasep ve hovardalığıyla ünlü İttihatçı silahşor Abdülkerim kalır. Abdülkerim’in ilişkileriyle polis ve adli takibi atlatmaya çabalar. Takip sürecinde hiç beklemedikleri eski bir Paşa’nın Hanımı Semra Hanıma sığınırlar. Çember gitgide daralır. Eski İttihatçı ve çocukluk arkadaşı Emin Bey’e sığınır. Emin Bey politikada tarafsızlığını ilan etmesine rağmen Kara Kemal’e sonuna kadar yardımcı olur. Bir yandan da kendi iç hesaplaşmasını, yeni yetme, fırsatçı,  gazeteci yeğeni Murat’ın kişiliğinde somutlaştırır. Tarafsızlığı sorgular. Mümkün mertebe atılımlara katılmamayı, iki tarafın da, sadece haksız yanlarını, güçsüz yönlerini görme anlayışını tartışır. Etliye sütlüye karışmamak demek, olduğunu, sorumluluktan kaçan bütün insanların doğruluktan çok zor söz edecek kadar bencilliğini sorgular. İyice daralan polis takip çemberi Kara Kemal’i, Emin Bey’in evinde kıstırır. Kaçmayı pek düşünmeyen Kara Kemal, teslim olmayı da düşünmez ve kafasına sıkarak intihar eder. Emin Bey tarafsızlığını bir yana bırakarak silkelenir, Gazeteci Murat ve çevresinin gözünde kahramanlaşır.

     Batılılaşma sürecini yüzyıllık bir süreçte ele alarak, Emperyalist güçlerin oyunlarına ve içerdeki kollarına vurgular yapar. İktidar gücünü ele geçirenlerin halkın yararını gözetmeyen, devlet eliyle zenginleşme politikalarını, kendi keselerini düşünenlerin iktidarı eliyle devleti yağmalamalarını ortaya koyar. 

Romanın ana teması; dönemin hesaplaşmasıdır. Roman, iktidarın, muhalefetin bakış açılarıyla hesaplaşırken, insan karakterindeki bozulmalarla, ekonomik, sosyal, tarihsel ilişkilerle de hesaplaşır. Romanda, siyaseten atılan her adımın neler getirdiğiyle hesaplaşma var. Bu hesaplaşma Kara Kemal kişiliğinde iç hesaplaşma, İttihat Terakki yönetimi ve Cumhuriyet yönetimi çevresiyle hesaplaşmasıdır.


Teşekkür ederim.

Mihriban KAYA 

İstanbul 2020



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder