30 Ağustos 2020 Pazar

JOHN STEİNBECK- GAZAP ÜZÜMLERİ KİTAP ÖZETİ

 Özet:

       Amerikalı yazar John Steinbeck'in ilk kez 1939 yılında yayınlanan ve şüphesiz ki yazarın en büyük eseri addedilen Gazap Üzümleri ilk yayınlandığında Amerika'da şok etkisi yaratmış, büyük ses getirmiştir. Aynı zamanda Gazap Üzümleri Steinbeck'e Pulitzer ödülünü de kazandırmıştır. 'Büyük Buhran' döneminde tarımın kapitalistleşmesiyle yoksullaşan ve toprakları ellerinden alınan çiftçi ailelerinin ayakta kalma mücadelesini ve batıya göçlerini anlatan kitapta kapitalizm eleştirisi büyük yer kaplıyor.  

      Oklahoma’da köylüler çok zor durumdadır. Ekonomik nedenlerden dolayı hep pamuk yetiştirmek zorunda kalan çiftçilerin toprak sahipleriyle ortak olan arazileri çoraklaşır, verimden düşer. Bu yüzden işçi konumundaki çiftçiler toprak sahipleri tarafından çiftliklerden çıkarılır. Bu durumun belli başlı sebepleri olumsuz hava şartları, toprak bankalarının yanlış tutumları ve tarımdaki makineleşmedir. Bazı çiftçiler gönüllü, bazıları gönülsüz arazileri terk ederler ve Kaliforniya’nın verimli arazilerine doğru yol alırlar. Bu yolculuğa çıkan herkes fakirlikten kurtulmayı umut etmektedir. Tom Joad ve ailesi de bu yolculuğa çıkanlardandır.

      Tom Joad hapisten çıktığında, iki yıldır başını belaya sokmamak için her türlü sese ve olaya kapadığı gözleri ve kulaklarını ilk defa açmıştır ve her şeyin bundan sonra daha iyi olacağı kanısındadır. Bir kavgada kendisine durduk yere sataşan genç bir oğlanı kafasına kürekle vurarak öldürmüş, iki yılda tek bir vukuatı olmayınca da iyi halden şartlı tahliye edilmiştir. En kısa zamanda ailesinin yanına dönmekten başka bir derdi kalmamıştır artık. Bir an önce ailesine kavuşabilmek için hemen yola koyulur. Planı yürüyerek gitmek ve eğer rast gelirse bir kamyona otostop çekerek yoluna devam etmektir. Ailesinden iki yıldır tek bir haber almamış ve tek bir mektup göndermemiştir. Kendisi de babası da mektup yazacak kadar okuma yazma bilse de babası hiçbir zaman mektup yazmayı seven bir insan olmamıştır. Sadece resmi belgelere yazı yazan Tom Joad, oğluna da tek bir mektup yazmamıştır. 

       Fazla kalmadan Kaliforniya yolculuğuna çıkarlar. Bu yolculuğu Tom’un küçük kardeşi Al’ın bulduğu çok eski taka bir kamyonla yaparlar. Yolculuk boyunca hep olumsuzluklar yaşarlar. Daha yolculuğun ilk gününde büyükbabanın kalbi duruverir. Bu yetmiyormuş gibi önceden Kaliforniya’ya gidip oraların da durumunun iyi olmadığını gördükleri için geri dönenleri görürler buna rağmen yolculuktan vazgeçmezler. Sonraki günlerde Tom’ un engelli kardeşi Noah gizlice kaçar, çölden geçerlerken büyükanne de ölür. Ne yazık ki yaşadıkları bunlarla kalmaz. Bu çetin yolculuktan sonra göçmen kampına varırlar. Halk bu göçmenleri burada istememekte, sürekli sorun çıkarmaktadır. Burada da işsizlik vardır, kimse iş bulamamaktadır. Bir gün kampa biri gelir ve başka bir bölgede elma toplamak için adam aradığını, iş isteyenlerin adını yazdırması gerektiğini söyler. Kampın önde gelenleri bu adamın kimliğini sorar, aralarında tartışma çıkar. Polis tartışma çıkaran kampçıları tutuklar. Tartışmaya Tom da karışmıştır ama kaçar, yerine Jim Casy teslim olur.

        Yoluna devam ettiği sırada, bir kamyona rastlar ve aslında kamyon şoförü yanına kimseyi alamayacağı konusunda ne kadar ısrarcı da olsa Tom keskin zekası ve sivri dili sayesinde adamı ikna etmeyi başarır. Bir süre kamyonla yol aldıktan sonra kamyon şoförü o kadar gevezeleşir ki, Tom hapisten yeni çıktığını ve birini öldürdüğünü söyleyerek adamı korkutur ve kamyondan inip yoluna yürüyerek devam eder. Evine az bir mesafe kaldığı sırada Tom Joad, yolun kenarında oturan bir adamla karşılaşır. Bu adam Joad'ların oturduğu kasabanın eski papazıdır. Papazlığı bıraktıktan sonra tuhaf bir adam olup çıkmıştır ve o gün de orada yalnız başına oturmaktadır. Eski papazı da alıp evine koyulan Tom, sonunda eskiden kasabasının olduğu yere ulaştığında yıkıntılardan ve bolca sessizlikten başka bir şey bulamaz. Kendi evlerinin yerinde de yeller esmektedir. Bir süredir giderek kuraklaşan toprak, zaman geçtikçe çatlamaya devam etmekte, Amerika'nın doğusuna bir türlü yağmur yağmak bilmemektedir. Bu nedenle de halk fakirleşmiş, bankadan topraklarına karşılık borç almak zorunda kalmıştır. Banka da koca koca traktörler getirtip insanları kendi topraklarından attırmıştır. Joad ailesi de babanın kardeşi John Amca'nın evine taşınmıştır. Tom tüm bunları öğrendiğinde ağzı açık kalır. Hala orada yaşamaya devam eden eski bir komşusundan öğrendiğine göre ailesi şu sıralar diğer yüzlerce aile gibi Kaliforniya'ya göç etme hazırlığındadır. Söylenenlere göre Kaliforniya'daki meyve sebze bahçelerinde çalışmak üzere binlerce işçi gereklidir. En azından renkli el ilanlarında yazan budur.

        Joadlar bu kampta daha fazla kalamaz ve geçici tarım işçilerinin bulunduğu hükümet kampına giderler. Halk göçmenlere burada da tepkilidir. Burada da işsizlik çeken Joadlar burayı da terk eder. Bir çiftlikte şeftali toplama işi bulurlar.  Hepsi çalışır ama kazandıkları boğazlarına zor yeter. Bu haksızlığa karşı çıkarlar ve haklarını ararlar. Hak arayanların başında Jim Casy de vardır. Polisle aralarında çatışma çıkar ve Jim ölür. Tom kendisi başından yaralanır ama birde polis yaralar. Zaten şartlı salıverilmiş olan Tom artık hep çadırda saklanır. Bu olanlardan dolayı patronlar işçilerin ücretini daha da azaltır. Joadlar da bu yüzden oradan ayrılır. Dönüş yolculuğunda başka bir grupla birlikte pamuk toplama işi bulurlar, işçilerin hakkının sürekli yenmesinden dolayı Tom da ölen Jim Casy gibi hak arayanların başına geçmeye karar verip onlardan ayrılır. Ayrılmasının bir sebebi de küçük kardeşinin, kamptakilere Tom’un geçmişinden söz etmesidir. Eğer Tom oradan kaçmazsa polis tarafından tutuklanıp hapse atılacaktır. Sonbahar gelince su taşkınları olur ve kamptakiler perişan olur. Tom’un hamile olan kardeşi Rose bu olumsuzluklardan dolayı bebeğini ölü doğurur. Kamyonları kullanılamaz hale gelen Joadlar bu kampta da daha fazla kalmak istemez ve yaya olarak oradan da ayrılır. Yolda ambar gibi bir yerde barınan bir baba ile oğula rastlarlar. Adam açlıktan ölmek üzeredir. Bebeği öldüğü için emziremeyen Rose, memelerinden süt sağar ve ölmek üzere olan adama içirerek onu kurtarır. 

        Tom sonunda papazla birlikte ailesinin yanına ulaştığında, tüm aile yol hazırlığı içindedir. Tüm eşyalarını maliyetlerinin yirmide biri fiyatına satıp, elde ettikleri parayla eski, küçücük bir kamyon almışlardır. Tom' u sapasağlam karşılarında gördüklerinde sevinçten hepsinin ağzı kulaklarına varır. Onu almadan Kaliforniya'ya girmek zorunda kalmadıkları için memnundurlar. Tüm hazırlıklarını tamamlayıp yola çıktıklarında, hepsinin aklında batıdaki portakal bahçelerinde çalışıp bahçe içindeki beyaz boyalı evlerden birine sahip olmak, doyasıya yiyip içmek vardır. Gördükleri el ilanlarından akıllarında kalan bunlar olmuştur. Fakat bu yolculuğun ve sonrasında Kaliforniya'nın önlerine ne gibi zorluklar çıkaracağından habersizdirler.

       1930lu yıllarda başlayan ve Amerika’yı da etkisi altına alan ekonomik kriz döneminde çıkış arayan küçük çiftçiler bankalar tarafından dolandırılır ve ellerindeki tüm toprakları kaybedeler. Fakirlik git gide artmıştır ve çiftçiler zenginlerden hiçbir destek göremedikleri gibi ellerindekileri de açgözlülere kaptırırlar. Bu nedenle toprağı bol olan Kaliforniya’ya yeni bir yaşam için göç etmeye başlarlar fakat onları zorlu bir yolculuk beklemektedir. Bu yolculuk boyunca birçok aile parçalanırken yeni bir göçmen ailesi de oluşur.

         Eserin en beğendiğim bölümü; “ Toprak sahipleri topraklarına geldiler. Ya da çoğunlukla olduğu gibi, onların bir sözcüsü geldi. Kapalı otomobillerle geldiler, kuru toprağı parmaklarıyla yokladılar, yer yer burgular sokup toprak testleri yapmaya kalktılar. Kapalı otomobiller tarlaların kenarı boyunca ilerlerken, kiracılar güneşin vurduğu kapı eşiklerinden tedirgin tedirgin baktılar. Sonunda mal sahipleri kapıların önüne vardı, arabalarından inmeksizin, pencereden konuşmaya koyuldular. Kiracılar bir süre arabanın yanında ayakta dikildi, sonra çömeldi, toprağa bir şeyler çizmek üzere değnek buldular bir yerlerden. Düşünceden, duygudan kaçacak bir yol sağlıyor diye. Eğer toprağın sahibi bir banka ya da mali şirketse, o zaman farklı sözler söylüyordu temsilci. "Banka ... ya da şirket... ihtiyaç duyuyor, istiyor ... direniyor... almak zorunda ... " gibi sözler söylüyordu. Sanki banka ya da şirket bir canavarmış, düşünceleri ve duyguları varmış, o adamın kendisini de esir almış gibi. Bu tipler, o banka ya da o şirketin sorumluluğunu hiç üstlenmiyordu, çünkü onlar insandı ve esirdi, bankalar ise makineydi ama aynı zamanda patrondu.” Bu kısımdan da anlaşılacağı gibi Gazap Üzümleri aslında Amerika’nın ekonomik düzenini yeren, toplumsal içerikli en önemli eser örneğidir. 

      Eserin en etkileyici bölümü; “ Toprağa duyduğu sevgi, bankanın duyduğundan fazla değildi. Ha, bakın, traktöre hayranlık duyabilirdi ... o mekanik yüzeyine, o taşkın gücüne, patlayan silindirlerinin gürültüsüne; ama o da onun kendi traktörü değildi ya! Traktörün ardında pırıl pırıl diskler dönüp duruyor, bıçaklarıyla toprağı kesiyorlardı. Bu, toprağı sürmek değildi. Ameliyat etmekti.”

        Dünyanın gelmiş geçmiş en çok okunan yazarlarından bir tanesi olan Pulitzer ve Nobel Edebiyat ödüllü John Steinbeck’in en önemli eseri kabul edilen Gazap Üzümleri yayınlandığı dönemde büyük ses getirmiştir. İlk olarak 1939 yılında yayınlanan ve dönemde yaşanan ekonomik krizin etkilerini yoksulların gözünden anlatan roman insanların gerçekler ile de yüzleşmesini sağlamıştır. Yoksulların seslerini duyurmada zorlandığı ve kapitalizmin başlangıç dönemi olarak kabul edilen yıllarda kapitalizmin zararlarını ve fakirlerin sesini duyuran roman bu sayede yazara Pulitzer ödülünü kazandırmıştır. 

       1930lu yıllarda başlayan ve Amerika’yı da etkisi altına alan ekonomik kriz döneminde çıkış arayan küçük çiftçiler bankalar tarafından dolandırılır ve ellerindeki tüm toprakları kaybedeler. Fakirlik git gide daha da artar ve çiftçiler zenginlerden hiçbir destek göremedikleri gibi ellerindekileri de açgözlülere kaptırırlar. Bunun üzerine toprağı bol olan Kaliforniya’ya yeni bir yaşam için göç etmeye başlarlar fakat onları zorlu bir yolculuk beklemektedir. Bu yolculuk boyunca birçok aile parçalanırken yeni bir göçmen ailesi de oluşur. John Steinbeck Gazap Üzümleri ile kusursuz bir kitaba imza attı ve dünyanın gerçekler ile yüzleşmesini sağladı. Bu yüzden bir taraftan büyük tepki alırken diğer taraftan milyonlarca insana ulaşmayı başardı. Yoksulların, fakirlerin, göçmenlerin kitabı olarak kabul edilen eser günümüzde hala en fazla okunan eserlerden biri olmayı başarıyor.


Teşekkür ederim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder